Hukuk camiasında büyük yankılar uyandıran Bahar Aksu cinayeti, cinayet soruşturması sürecinde yaşanan gelişmelerle gündemden düşmüyor. Aksu'nun trajik ölümü, hem ailesini derin bir acıya sürükledi hem de toplumda ciddi bir infial yarattı. Geçtiğimiz günlerde yapılan duruşmada, katil zanlısı Rüstem Elibol için istenen ceza netleşti. Bu ceza, cinayetlerin ciddiyeti ve toplumda yaratılan travma açısından büyük önem taşıyor.
Olay, geçen yazın başlarında, Bahar Aksu'nun evinde gerçekleşti. Yerel kaynaklara göre, Arnavut kaldırımlı bir mahallede meydana gelen olay, Aksu’nun yakın çevresi tarafından şokla karşılandı. Genç kadın, ailesinin ve arkadaşlarının verdiği bilgilere göre, uzun zamandır Rüstem Elibol’un takibindeydi. Elibol daha önce Aksu ile tartışmalar yaşamış ve bu ilişkideki derin sorunlar dikkat çekmişti. Uzmanlar, bu tür ilişki dinamiklerinin, cinayet gibi trajik sonuçlara yol açabileceğinin altını çizmektedir.
Mahkeme sürecinin hızla ilerlemesi, özellikle Aksu’nun ailesi için de bir nefes alma fırsatı sunuyor. Aile, sosyal medya üzerinden kamuoyuna seslenerek, adaletin bir an önce tecelli etmesini istedi. Rüstem Elibol’un savunması ise oldukça tartışmalı. Elibol, olay anında akıl sağlığının yerinde olmadığını iddia ediyor. Ancak savcılık, bu iddiayı çürütme yönünde deliller sunarak, Aksu’nun cinayet zamanındaki ruh halinin incelenmesini talep ediyor.
Başta sağlık raporu olmak üzere, çeşitli deliller ışığında benzer cinayetlerle ilgili istatistikler, toplumda büyük bir kaygı yaratıyor. Kadın cinayetleri istatistiklerinde, ‘planlı’ olarak tanımlanan cinayet türlerinde, verilerin giderek artış göstermesi endişe verici. Uzmanlar, böyle trajik olayların önlenebilmesi için toplumsal bilinçlenme ve eğitimin şart olduğunu vurguluyor. Bahar Aksu’nun cinayeti de bu bağlamda bir uyanış olarak değerlendiriliyor.
Aksu’nun cinayetinin ardından sosyal medya platformlarında başlatılan kampanyalar, pek çok kişi tarafından desteklendi. Kadınların yaşam hakkı konusunda farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenen yürüyüşler, bu konudaki toplumsal bilinci artırmayı hedefliyor. Bahar Aksu cinayeti, yalnızca bir bireyin hayatını değil; toplumsal düzeni de tehlikeye atan bir durum haline geldi. Rüstem Elibol’a istenen ceza, bu cinayetlerin önüne geçilebilmesi açısından kritik bir eşik oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, Bahar Aksu cinayetinin ardından yaşanan her gelişme, adalet arayışında verilen rekabetçi bir mücadeleyi temsil ediyor. Rüstem Elibol’a yönelik istenen ceza, toplumun vicdanını rahatlatmak ve adaletin yerini bulması adına önemli bir fırsat olabilir. Bu süreç, yalnızca Aksu’nun ailesi için değil, aynı zamanda kadınları tehdit eden benzer durumlar için de bir dönüm noktası olabilir. Bahar’ın anısını yaşatmak ve benzer trajedilerin önüne geçebilmek adına, kamuoyunun desteğiyle adalet sağlanmalıdır.