Küçük bir sahil kasabasında yaşayan 30 yaşındaki Ahmet Yılmaz, rutin bir sağlık kontrolü için hastaneye gittiğinde hayatının en büyük şokunu yaşadı. Yaşadığı bölgede herkesin tanıdığı ve seveni çok olan Ahmet, sağlık raporu almak amacıyla hastaneye gittiğinde, burada karşılaştığı durum gözleri kamaştıracak cinsten. Doktorun, Ahmet’in 7 yıl önce ölmüş olarak kayıtlarda bulunduğunu söylemesi, onu derinden sarstı. Bu durum, Avrupa’nın en karmaşık bürokratik sistemlerinden biri olan sağlık sisteminin nasıl işlediğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Ahmet’in başına gelen bu talihsiz olay, onun için sadece şok edici değil, aynı zamanda kariyerinde ve sosyal yaşamında büyük sorunlara yol açtı. 7 yıl boyunca, kayıtlara göre hayatta olmamasına rağmen, nasıl bir yaşam sürdü? Ahmet, ne zaman bu durumu keşfetti? Bu sorular, hem Ahmet hem de çevresindekiler için can alıcı önem taşıyor. Kayıtlara göre 2016 yılında bir trafik kazasında hayatını kaybettiği söylenen Ahmet, o yıl aniden kayboldu ve ailesi onun akıbeti hakkında bir bilgiye ulaşamadı.
Aile, Ahmet’in kaybolduğunu düşünerek her yıl anma törenleri düzenledi. Ancak gerçek, 2023 yılında ortaya çıkacaktı. Ahmet’in hastaneye girmesi gerektiğinde, yaptığı işlemler sırasında sistemdeki hataya takıldı. Sağlık sigortası sorgulaması sırasında, karşısına çıkan "ölü" kaydı, genç adamın kalbini kırmıştı. Hiçbir belge ile geçerli bir kimlik göstermesine rağmen, o günden itibaren yaşadığı birçok sorun ile yüzleşmek zorunda kaldı.
Ahmet, söz konusu durumu düzeltmek için bir dizi işlem yapmaya başladı. Ölü kaydı düzeltme sürecinin son derece karmaşık olduğunu fark eden Ahmet, bir yandan iş ararken, diğer yandan da hastaneye kabul edilebilmek için adalet arayışına girdi. “Ölü” olarak kayıtlarda görünmek, iş bulmasında ve sosyal destek alabilmesinde ciddi engeller oluşturdu. Tanıdıkları tarafından da “hayalet” muamelesi görmeye başlayan Ahmet, bu durumun getirdiği psikolojik baskıyla baş etmek zorunda kaldı.
Uzmanlar, Ahmet’in yaşadığı durumu bürokratik bir kabus olarak tanımlarken, benzer sorunların başka bireylerde de ortaya çıkabileceğine dikkat çekiyor. Kayıtlardaki hataların ve bürokrasi süreçlerinin zaman zaman insan hayatını etkilediği, sistemin ne kadar hassas olduğunu gözler önüne seriyor. Kayıtların düzeltilmesi için gerekli prosedürleri başlatan Ahmet, hukuki yardım alarak bu süreçte daha hızlı bir yol kat etmeyi umuyor. Her ne kadar çaresiz gibi görünse de, yaşadığı bu deneyimin, hak mücadelelerine ilham vereceğine inanıyor.
Ahmet’in başından geçenler, kamuoyu tarafından geniş yer buldu ve sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Binlerce insan, Ahmet’e destek mesajları göndererek yaşadığı zorlukların geçici olduğunu savundu. Çevresindeki insanlar, sağlık sistemindeki bu tür sorunların mutlaka üstesinden gelineceğine olan inancını tazelemiş durumda.
Ahmet’in yaşamı, sadece bireysel bir hikaye olmaktan öteye geçti ve Türkiye’deki sağlık sistemindeki aksaklıkları gündeme taşıdı. Bunun yanı sıra benzer durumda kayıtlarda "ölü" olarak görülen diğer bireylerin de sesini duyurması için bir hareket başlatma kararı aldı. Özellikle hastane kayıtları ve devlet sistemindeki doğruluk ve güvenilirlik konusu yeniden tartışılır hale gelmiş durumda.
Son olarak, yaşanan bu olayın ardından Ahmet, insanlara kendi hikayesini aktararak dikkat çekmek ve kamuoyunu bilinçlendirmek adına birçok aktivite düzenlemeyi planlıyor. "Herkesin başına gelebilir, bu yüzden farkındalığın artması şart" diyen Ahmet, benzer durumlarla karşılaşanların ya da dudağında bir kaybı olanların, yaşadıkları zorlukları paylaşmaları gerektiğine inanıyor. Acaba 7 yıl boyunca yaşamak tecrübelerini ve zorluklarını bir gün başkalarına aktarabilecek mi? Ahmet’in hikayesi, yalnızca sağlık sistemi üzerine değil, aynı zamanda insanlık hali üzerine de derin bir etki bırakacak gibi görünüyor.